Özçelik-İş Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kılıç, Karabük’te düzenlenen Temsilciler Meclisi toplantısında verdiği mesajlarla adeta “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak dedi. Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Kılıç; “Yaşam tarzımızın ve ahlaki anlayışımızın dışarda yalnızca kendimizi değil aynı zamanda sendikamızı ve konfederasyonumuzu da temsil ettiğini asla unutmamalıyız” şeklinde konuştu.
Konuşmasına, sendikanın geçmişi ve Türk işçi hareketi adına attığı imzaları anlatarak başlayan Mustafa Kılıç; “74 yıl önce emeğin ve mücadelenin ilk tohumlarının atıldığı sendikamızın ana rahmi olan baba ocağımız Karabük’te olmanın büyük bir sevinci ve mutluluğu ile hepinizi sevgi saygı ve muhabbetle selamlıyorum. Bizler; 1989’daki 137 günlük şanlı grevimiz ile yalnızca ülkemizin değil, dünya işçi hareketinin dikkatini Karabük’e çeken, 8 Kasım eylemleri ile de yeri geldiğinde emekçilerin önce ekmek kapılarına, sonrada şehirlerine nasıl hayat verebileceğini tüm ülkeye gösteren sanayinin beşiği, emeğin başkenti Karabük’ün evlatlarıyız. Bugün; yarım asırdan fazladır devam eden kutlu emek mücadelemizi Karabük’teki siz dava arkadaşlarımızla yılmadan yorulmadan omzumuzda taşımanın haklı onurunu ve gururunu bir kez daha yaşıyoruz” cümleleriyle düşüncelerini ifade etti.
Genel Başkan Yunus Değirmenci’nin kongreden sonra kucaklayıcı bir tavır sergilediğini ve KARDEMİR çalışanlarının haklarının alınmasında büyük bir mücadele örneği ortaya koyduğunu ifade eden Kılıç, elde edilen kazanımlara Genel Başkan Değirmenci’nin emek ve mücadelesine dikkat çekerken sözlerine şöyle devam etti; “Göreve geldiğimiz ilk günden beri çok kıymetli Genel Başkanımız ekilen tüm nifak tohumlarına rağmen bölgemizi ve şubemizi çok samimi bir biçimde kucaklayarak bağrına bastı. Her konuda, her sorunda çok büyük bir emek ve hassasiyet göstererek her zaman bizlere çok büyük destek oldu. Kendisine haksızlık ve hadsizlik edenlere bile gösterdiği erdem ve olgunlukla liderliği hepimize ilham ve gurur kaynağı oldu.
Böylesine büyük bir teşkilatı bu kadar büyük bir vizyon ve ufukla yönettiği, bölgemizde sendikamızın çok başarılı işlere imza atmasına imkan tanıdığı için ona ve liderliğine hepimiz çok şey borçluyuz. Başta; son derece başarılı toplu sözleşmelerin imzalanması ve emekli olan üyelerimizin çocuklarının istihdamı için ne kadar büyük bir emek ve gayret gösterdiğine, şube yönetimi ve sizleri temsilen Genel Merkezde kendisiyle yol yürüyen şahsım olarak bizzat şahidiz.
Bu nedenle başta çalışma arkadaşlarım, doğup büyüdüğüm şehrim ve teşkilatım için, bu büyük emek ve aş mücadelesine yaptığı liderlikten dolayı kendisine huzurlarınızda kendisine hepinizin adına bir kez daha şükranlarımı arz ediyorum. Kıymetli Genel Başkanım; Allah sizi teşkilatımızın başından eksik etmesin. İnşallah çok daha uzun yıllar sizin liderliğinizde bu teşkilata çok daha büyük hizmetler etme imkânı buluruz. “
Genel Başkan Değirmenci’nin teşkilatları emanet ettiği kurmayı konuşmasının sonunda ise, Özçelik-İş Sendikasının Türk işçi hareketi ve Karabük açısından önemine dikkat çekti. Mustafa Kılıç, teşkilat yapısı içerisinde yer alan isimlerin yalnızca ferdi olarak yaşamadıklarına ve yaptıkları her hareketin teşkilata mal edileceğine vurgu yaparken konuşmasını şu cümlelerle tamamladı;” Değerli arkadaşlarım; Bizler sendikamızın ata yurdu, limon kasaları üzerinde kurulduğu, harekete öncülük eden topraklarız. Sendikamızın ilk karargâhı, genç Türkiye Cumhuriyetinin henüz sendika ve sendikacılığın ne demek olduğunu bilmediği 1950’li yıllarda Karabük’te çelik işçisine ilk mevziini kazandıran dedelerin torunlarıyız. 1989’daki şanlı grev ile şehre yeniden bu hayat veren nesillerin evlatlarıyız…
Değerli Kardeşlerim; Bizlerin HAK-İŞ değerlerini çalışma ve sosyal yaşamımızın her alanında yaşatarak, birliğimizi beraberliğimizi daha da güçlendirmek ve haklı mücadelemizi omuz omuza vererek tüm teşkilata örnek olmak gibi bir sorumluluğumuzda var. Buradaki sendikal temsil bilinci ve kültürünün önemi sendikamız için çok büyük. Karabük olarak bizler; Türkiye’ye sendikacılığı öğreten Enver Kaya’ların, başlattığı büyük işçi hareketi ile yalnızca Türkiye’de değil dünyada ses getiren Metin Türker’lerin evlatları ve hemşehrileriyiz. Bu vesile ile kendilerini ve hareketimizin bu günlere gelmesini sağlayan tüm büyüklerimizi saygıyla anıyorum.
Bizler; HAK-İŞ değerlerine ve dünyada omuzladığı misyona hep beraber sahip çıkmak zorundayız. Yaşam tarzımızın ve ahlaki anlayışımızın dışarda yalnızca kendimizi değil aynı zamanda sendikamızı ve konfederasyonumuzu da temsil ettiğini asla unutmamalıyız.
Sahada karşılaştığınız sorunlar ve sıkıtınlar karşısındaki duruşumuzun aynı zamanda sendikamızın da vitrini ve temsil yüzü olduğunu asla aklımızdan çıkarmamalıyız. Sendikal kimliğimize ve bu kutsal mücadelemize zarar verecek kişisel egolardan, menfi ve şahsi arayışlardan uzak durmalıyız.
Başta Sayın Genel Başkanımız olmak üzere; tüm Genel Merkez yönetimimizin mücadele ruhuna ve teşkilatımıza zarar verecek her türlü anlayışla ve her türlü yanlışla yollarını ayıracağından, gerektiğinde her türlü kötülüğü kökünden kazıyacağından asla kimsenin tereddüttü olmasın.
Bizler yerli ve milli bir sendikal anlayışla ülkemizin tüm manevi değerlerini ayakta tutan ve yaşatan bir sendikal gelenekten geliyoruz. Bu şuur ve anlayışla hepinizin birlik ve beraberlik içinde sendikamıza ve teşkilatımıza daima sahip çıkacağınıza olan inancım tamdır”