
Bir yılı daha geride bırakıyoruz. Ülke ve dünya olarak son derece bunalımlı bir yılı. Peki, Karabük olarak biz bu bulanık su da ne avladık. Yöneticilerimiz nasıl bir performans sergiledi ve biz ne gibi kazanımlar elde ettik.
Karabük Belediye Başkanı Sayın Özkan Çetinkaya tabir-i caiz ise Ak Parti yerel yönetimlerinin prensi. CHP’de olduğu gibi partisinde onun gibi çok fazla genç başkan yok. Birde bunun üzerine bölgenin partisine mensup tek il belediye başkanı olunca da çok daha fazla kıymetli oluyor. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bakanlarımız ve devlet erkânı bir dediğini iki etmiyor. Komşu illerden birinin ilçesinin belediye başkanlarından biri bizzat bana anlatıyor; “Reis Özkan Başkanı çok seviyor, Kızılcahamam’da tüm bakanları yanına çağırdı ve ‘ Özkan ne isterse verecek siniz’ dedi” diyor.
Ha keza geçtiğimiz günlerde şehrimizi ziyaret eden enişte, Özkan Başkan; “Şu projeleri yapacağım ama param yok” dediğinde elini omuzuna atıyor ve; “Arkanda ben varım oğlum, sen yeter ki çalış, ne gerekiyorsa da bana söyle” diyor. Anlayacağınız Karabük durup dururken şantiye olmuyor. Bu değirmenin suyu da Baklabostan’dan gelmiyor. İşte bunun için; “Ak Parti kaybederken Karabük kazandı” diyoruz. Ama bu kazanımları elde etmekte çalışmakla oluyor. Başkan, ellerini semaya kaldırıp ödenek istemiyor. Proje üretiyor, koşturuyor ve alıyor. Kim ne derse desin dolu dolu 1 yıl. Resmen şehrin çehresi değişti ve böyle devam ederse de çok daha fazlası olacak.
Ak Parti İl Başkanı Sayın Ferhat Salt’ın ve kadrosunun siyaseten elde ettiği başarıları tekrarlamaya gerek yok. Partisi bölgede ve Türkiye’de çökerken onlar adeta tarih yazdı. Tabi bu durum bir takım hayalleri olan insanları da ciddi şekilde rahatsız etti. Bize göre Sayın Salt’ın en önemli özelliği takım oyununu öne çıkartması, şehrin valisi, milletvekilleri ve belediye başkanlarıyla uyum içerisinde çalışması. Ha, Sayın İl Başkanının vekillik hedefi varmış. Olmazsa bu işi bıraksın zaten. Hedefleri ve hayalleri olmayan bir siyasetçiden ne kendine, ne de görev yaptığı şehre bir hayır gelir. İlçe Başkanı belediye başkanlığını, İl Başkanı İl Belediye Başkanlığını ya da milletvekilliğini hedefleyecek ki, o doğrultuda yılmadan, usanmadan kendini ispat etmek için çalışacak ki, hem siyasetçi kazanacak, hem de o şehir. Aksi takdirde CHP İl Başkanı gibi protokol il başkanı olup, vekilinizin yanında “Çanta Tipi Jammer” gibi gezer siniz….!
Milletvekillerimize gelecek olursak. Halkın gözündeki tanımları; biri lordlar, diğeri de avam kamarası üyesi şeklinde. Sayın Cem Şahin tabir-i caiz ise sakin güç. Sakin olması demek uysal koyun olduğu anlamına gelmiyor elbette. Bunu KARDEMİR’deki gelişmelerde net bir şekilde gördük. Sayın Ali Keskinkılıç ise “Ali ağabey” konumunda. Siyaseten eleştirebiliriz. Seçmen şahsi işleri çözülmediği için kendilerine sitem edebilir. Lakin şehre gelen hizmetler açısından baktığımızda asla kötü bir yılı geride bırakmadılar. Yılan hikâyesine dönen ve yarım kalan bazı yatırımları yeniden başlattılar, hiç başlamayanları da bitme noktasına getirdiler. Adliye Sarayı, Eskipazar OSB, 20 yılda yapılan kadar TOKİ konutunun bir yılda yapılması, devam eden onlarca okul inşaatı , ilçelere yapılan sağlık ve spor tesisleri, köylerimize yapılan kilometrelerce asfalt aklımıza bir çırpıda gelen işler.
Zaman zaman yazılarımızda dile getiriyoruz. Sayın Valimizin göreve başlamasının ardından uzun bir süre sonra vilayet olduğumuzu hatırladık. Goy goy bitti, çalışma dönemi geldi. Artık “Ben yaptım oldu” mantığı değil yönetmelikler konuşuyor. Zorbalık değil adalet işliyor. Sayın Vali de görevini yapıyor, adalet kurumları da..! Artık bu şehirde dedikodular değil projeler konuşuyor. Tabi bu durumda Lale Devri çocuklarını rahatsız ediyor…!
Sayın Valimiz valiliğini yapıyor, şehrimizi yönetiyor. Artık İl Başkanları devletin valisine İl Başkan Yardımcısı muamelesi yapmıyor. Bazı bürokratlar valimizi yönetmeye kal-ka-mı-yor..! Çünkü devletle siyaset arasında son derece nazik, son derece uyumlu bir ilişki var. Zaten bu da ilin kazanımlarından belli oluyor.
Evet, yeri geldiğinde eleştiriyoruz. Son dönemde birileri kayıtsız destekleyip, birileri de ağzıyla kuş tutsa eleştirdiği için bizim bu tarzımız garipsenebiliyor. Ancak bizi tanıyanlar çok iyi bilirler ki; ne övgülerimiz, ne de yergilerimiz kişisel olmaz. Yanlışı eleştirir, güzeli de herkesten fazla alkışlarız. Kısacası ülkenin ve dünyanın içerisinde bulunduğu şartlar göz önüne alındığında Karabük olarak kötü bir yıl geçirmedik, hatta diğer illere bakıldığında iyi bir yılı geride bıraktık. Umarız 2026 çok daha iyi olur.


