
Oldum olası bu MÜSİAD’ın iş dünyamız için faydalı, ülkemiz içinde gerekli bir kuruluş olduğuna inanmadım. Son iki gündür yaşananlarla da bu fikrimde ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anladım.
Bilindiği üzere MÜSİAD; Milli Görüşün yavaş yavaş ülke siyasetinde kendini göstermeye başladığı dönemde kendilerine muhalefet eden TÜSİAD’a karşı muhafazakâr Anadolu iş insanlarını bir çatı altında toplamak amacıyla kurulan bir iş dünyası sivil toplum kuruluşu. Ancak o dönemde hep kadük kaldı, Ak Parti iktidara gelesiye kadar bir türlü kabuğunu kıramadı.
MÜSİAD Ak Parti iktidarının ardından ise doğal olarak bir çekim merkezi haline geldi. Dernek üzerinden siyasete girmek isteyenler, iktidara yakın gözüküp ihale peşinde koşanlar, hatta 15 Temmuz’dan sonra kamufle olmak isteyen bazı itirafçılar bile soluğu burada aldı. Tabi bunların dışında Sayın Cumhurbaşkanına ve Ak Parti davasına inanıp bu çatı altında yer almayı tercih edenler çoğunluktaydı.
Ancak MÜSİAD; Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lider ve Ak Parti gibi dev bir siyasi organizasyona rağmen hiçbir zaman istenilen noktaya gelemedi, dar bir çerçevede kaldı. Bu iktidarın kaymağını yiyenler bile MÜSİAD’ın kapısından geçmedi, kendilerine “Köylü” denileceğini düşünerek “Patronlar kulübü” olarak tanımlanan TÜSİAD’ı tercih etti. Mesela 5’li çetenin kaçı MÜSİAD’ta? Ya da Türkiye’nin ilk 500 firması içerisinde yer alan şirketlerin kaçı bu derneğin üyesi?
İnsanlar bir oluşumda yer almayı düşünürken ya önünde güçlü bir figür ister, ya da gönül seferberliği. Sen; Koç’ların, Sabancı’ların, Özilhan’ların karşısına peynirci ya da müteahhit dikersen, birde bunun üzerine hiçbir karşılık beklemeksizin maddi manevi her şeyini vakfeden insanları kırıp dökersen yarın bırakın şube kuracak sayıyı, yönetim yapacak insan bulamazsın. Birde insanlar neden MÜSİAD’ta olmalı biri bana bunu açıklayabilir mi? MÜSİAD şuana kadar neyi başarmıştır, iş dünyamıza ve ekonomimize yönelik hangi somut icraatları gerçekleştirmiştir?
Şaka gibi. İş dünyasının sorunlarını çözmek, ülke ekonomisine katkı sunmak amacıyla kurulan dernek 2 kg pastırma yüzünden kriz yaşıyor ve Genel Merkezde çözümü şubenin birinin istifasını istemekte buluyor. Kısacası yıllardır güçlü TÜSİAD’ın altında ezilen MÜSİAD Genel Merkezi çözümü güçlü şubeden yana tavır almakta buluyor.
Ne yapmış MÜSİAD Kastamonu Şube Başkanı Sadık Kışlı? Kayseri’deki toplantıya giderken şehrinin coğrafi işaretli ürünleri olan pastırma ve çekme helva getirmiş. Ne var bunda? Bundan nasıl bir kriz çıkabilir? Kayserililer; para kanseri olduğunuzu tüm dünya bilirde, Sadık Başkan salonun kapısına stantd açıp pastırma satmamış, yalnızca ikram etmiş. Şayet endişeniz toplantıya katılanların Kastamonu pastırmasını tattıktan sonra sizin pastırmanızı almadan memleketlerine dönmeleri ise onu bilemeyiz. Peki bu krizi yönetemeyen adamlar nasıl genel merkez yönetebilir? O zaman; her yıl Ankara Ticaret Odası tarafından saygıdeğer hanımefendi Emine Erdoğan himayelerinde düzenlenen ve Türkiye’nin coğrafi işaretli ürünlerinin tanıtımının yapıldığı organizasyona da gidin ve; “Kayseri pastırması varken, Kastamonu pastırmasının burada ne işi var?” deyin. Ya da Kayseri’de üretilen ürünlerin diğer illerden şehre girişini de yasaklayın. Madem bu kadar delikanlısınız, Sayın Cumhurbaşkanımız Özhaseki ağabeyinize; “Kastamonu pastırması daha iyi” derken de aynı tepkiyi gösterseydiniz ya…!
Teşkilat yönetmekte ve krizleri çözüme kavuşturmakta liyakatsiz olduğunuzu bir kez daha gösterdiniz. Sizin için çözüm itaat etmeyen, diz çökmeyen şubeleri kapatmaksa, korkarım bu gidişte elinizde şube kalmayacak. Ondan sonra kapı kapı geziyor, başkanlığı kabul edecek adam arıyor sunuz. Sadık Kışlı milyonlar harcasa bu kadar reklamını yapamazdı. Onu vezir, ona yapılanların Kastamonu’ya yapıldığını idrak edemeyip sessiz kalan siyasetçileri de rezil ettiniz….!
Evet, MÜSİAD Batı Karadeniz’de gram gram değil, kilo kilo eriyor. Üzücü olanda bunun Batı Karadenizli bir genel başkan döneminde olması.