Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci kurmaylarıyla birlikte bir Karabük çıkartması gerçekleştirdi. Ziyaret kapsamında gerçekleştirilen Temsilciler Meclisi Toplantısında gerek Değirmenci, gerek Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kılıç, gerekse de Şube Başkanı Kenan Yılmaz tarafından verilen mesajlar oldukça net ve kararlı idi.
İsterseniz en son söyleyeceğimizi ilk başta söyleyelim; Yunus Değirmenci’nin yeni kalesi Karabük.
Peki, Değirmenci neler söyledi?
*Gözümü budaktan sakınmadan, bir lidere yakışır şekilde, teşkilatımı o’cu, bu’cu diye ayırmadan, herkesi kucaklayarak yol yürüyeceğim. Sizlerin desteği ve dualarıyla daha gidecek çok yolumuz, söyleyecek çok sözümüz var
*Bu sendikada bir hedefim, bir hayalim, bir idealim var. Bugün geldiğimiz noktada, sendikamızın tarihinde, adeta kendimizle yarışıyoruz. Sendikamız, bugün kurulduğu günden bu yana, üyesi sayısı bakımından olsun, maddi imkânları açısından olsun, en zirve noktaya ulaşmış olsa da, tek başıma kalsam da, bu sendikayı Türkiye’nin en büyük sendikaları arasına taşıma mücadelem devam edecek.
*Karabük şubeyi, benim ilk göz ağrım olan, kendi şubem olan Kayseri Şubeden hiçbir zaman ayrı tutmadım. Kayseri Şube Başkanı Rüstem Çabuk kardeşim benim için neyse, Kenan Yılmaz da benim için o’dur. Kayseri benim için neyse, Karabük de o’dur. Zaten Kayseri ve Karabük Şubelerini kardeş şube ilan ettim. O neden önümüzdeki KARDEMİR toplu iş sözleşme sürecinin tam göbeğinde olacağım. Genel Başkan Yardımcımı, şube başkanımı, yöneticilerimi, temsilcilerimi sözleşme sürecinde geçmişte olduğu gibi bu dönem de asla yalnız bırakmayacağım. Üyelerimizin talep ve beklentilerini karşılamak için aşındırmadık kapı bırakmayacağım. Geçmişte olduğu gibi bu toplu sözleşme sürecinden de alnımızın akıyla çıkmayı başaracağımıza olan inancım tamdır.
*Aynı şekilde şube genel kurulumuzun delege seçiminden itibaren de kongre sürecinin tam göbeğinde olacağım. Bugünden herkes bilsin ki, hem de taraf olmuş bir şekilde sendikamın hazırlamış olduğu listeyle seçime gireceğim. Yeri gelmişken hemen söyleyeyim bakın arkadaşlar, kırmızı kalın çizgilerle söylüyorum; Genel Başkan, Genel Başkan Yardımcısı, Şube Başkanı arasına hiç kimse nifak sokamaz. Nifak sokmak isteyenlere de müsaade etmem. Zaten böyle bir fitneden de kimse ekmek çıkaramaz. Çünkü biri kardeşim, diğeri evladım. Beni seven, Mustafa’yı ve Kenan’ı sevecek, bu sevgide üçümüzü ayrı tutmayacak.
Yani diyor ki; geçmiş geçmişte kaldı. Benim için önemli olan bir insanın işini iyi yapmasıdır. Ben insanların geçmişte kiminle yol yürüdüğüne bakmam. Kardeşim dediğim Mustafa Kılıç ile oğlum dediğim Kenan Yılmaz arasına kimseye nifak sokturmam. Ben ikisinin arasında ayırım yapmıyorum, sizde yapmayacaksınız. Ve en önemlisi önümüzdeki şube seçiminin şifrelerini veriyor Değirmenci; hep birlikte oturacak, ortak bir liste hazırlayacak ve el ele kol kola seçime gidecek ve Kenan Yılmaz ile devam edeceğiz.
Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kılıç’ında konuşması anlayanlara mesajlarla dolu aslında.
Ne diyor Mustafa Kılıç?
*Buradaki sendikal temsil bilinci ve kültürünün önemi sendikamız için çok büyük. Karabük olarak bizler; Türkiye’ye sendikacılığı öğreten Enver Kaya’ların, başlattığı büyük işçi hareketi ile yalnızca Türkiye’de değil dünyada ses getiren Metin Türker’lerin evlatları ve hemşehrileriyiz.
Bizler; HAK-İŞ değerlerine ve dünyada omuzladığı misyona hep beraber sahip çıkmak zorundayız. Yaşam tarzımızın ve ahlaki anlayışımızın dışarda yalnızca kendimizi değil aynı zamanda sendikamızı ve konfederasyonumuzu da temsil ettiğini asla unutmamalıyız.
Sahada karşılaştığınız sorunlar ve sıkıtınlar karşısındaki duruşumuzun aynı zamanda sendikamızın da vitrini ve temsil yüzü olduğunu asla aklımızdan çıkarmamalıyız. Sendikal kimliğimize ve bu kutsal mücadelemize zarar verecek kişisel egolardan, menfi ve şahsi arayışlardan uzak durmalıyız. “
Anlayan ya da anlayanlar için; “Lafın tamamı aptala söylenir” kabilinden cümleler. Bu cümleleri Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısının kurması ise ayrı bir önem arz ediyor. Kısacası Kılıç diyor ki; “Asıl olan teşkilat, şahıslar teferruat….!”
Gelelim Şube Başkanı Kenan Yılmaz’a.
Kenan Yılmaz hiçbir zaman kaçak dövüşmedi. Ne yapacaksa açık açık yaptı. Birlikte çalıştığı Ulvi Üngören’e; “Ben senin karşına adayım” dedi, genel merkez seçimlerinde kendisine yöneticilik teklif edilmesine rağmen açık açık Recep Akyel’i destekledi, ancak seçim bittikten sonra olayı uzatmadı.
Kenan Yılmaz’ı iyi tanıdığımızı düşünüyoruz. Hedefleri olan bir adamdır Kenan Yılmaz. Okur, inceler ve irdeler. Kendisine de hep Metin Türker ve Şemsi Denizer gibi efsane isimleri rehber eder. Hoş, onların dönemindeki sendikacılık kalmadı ama hedefi böylesine üst perdeden koymakta önemli bir şey.
Kenan Yılmaz göreve geldikten sonra hiç boş durmadı. Yıllardır sendikanın gözünün önünde olmasına rağmen en ufak bir adım atılmayan özel sektör işletmelerine girdi ve ekibiyle birlikte şubesini ülke genelinde en fazla büyüyen şube yaptı.
Yılmaz konuşmasında da net mesajlar verdi. En net mesajı da; “Genel Başkanımızla baba-oğul ilişkisi içerisinde çalışıyoruz ve arkasındayız…” oldu.
Neler mi dedi Kenan Yılmaz?
*Genel Başkanımla baba-oğul ilişkisi kurmuş olmanın sonsuz mutluluğunu ve huzurunu yaşıyorum. Genel Başkanımız, yeniden Genel Başkan seçildikten sonra ilk ziyaretini Karabük’e yaparak, fitne ve nifak tohumlarının ekilmesinin önüne hızlıca geçti. Kargaşa bekleyenleri adeta ters köşeye yatırdı, onlara asla fırsat vermedi. Yaşanılan yanlışları, yapılan hataları asla yeniden gündeme getirmeyerek, birlik ve beraberlik ortamını sağladı. Sadece sendikal konularda değil, hayatımın her alanında yanımda olan Genel Başkanıma, şahsıma ve şubeme göstermiş olduğu özel önem için ayrıca teşekkür ediyorum.
*Şube başkanlığı yaptığım son iki buçuk yılda Genel Başkanımızın Karabük başta olmak üzere Türkiye genelindeki tüm üyelerimiz için nasıl canla başla çalıştığına yakından şahit oldum. Genel Başkanımızın emekçiler için gösterdiği fedakârlıkları, emekleri gördükçe, ona olan sadakatim her geçen gün katlanmıştır. Genel Başkanımızın insani yönünü, üyelerimizle olan diyalogunu, işverenlerle olan güçlü iletişimini gördükçe, kendisine olan inancım daha da artmıştır. Genel Başkanımızın sendikamızı nereden nereye getirdiği ortadadır. Sendikamızın büyüyüp, gelişmesi için yaptığı fedakârlıkları inkâr etmek mümkün değildir. Bu nedenle de bizlerle birlikte masada, sahada mücadele veren Genel Başkanımız Yunus Değirmenci ile yol yürümek benim ve şubem için bir şereftir, onurdur. Bu nedenle amasız, fakatsız arkasında olduğumuzu bilmenizi istiyorum. Atacağı her adımda yanında olmak artık benim için bir görevdir.
Özet olarak; Yunus Değirmenci egosuz bir adam. Siyasetçi geçmişi de olduğu için geçmişte yaşananlara takılmıyor ve önüne bakıyor. Yanında Osman Gazi’nin yanındaki Şeyh Edebali gibi bir Bayram Altun var. Bizim Mustafa Kılıç sakin güç. Şerafettin Koç sendikanın sosyal yüzü. Aydın Baysal, son dönemde gündemden düşmeyen yapay zekânın sendikaya yansıması. Kendisine takılmaktan mutlu olduğum Genel Sekreter Ahmet Çolak ise; “İyi ki İstanbul’dan Ankara’ya hicret etmiş ve Hicret’e hicret ettirmiş” dedirtiyor adeta. Çünkü tam bir halk adamı.
Kendilerine “Hoş geldin” ziyareti için gittiğimde şunu gördüm; tam bir kolej havası var. Genel Başkan, Genel Merkez yönetimi ve şube hep birlikte. Bizim sendika uzun süredir bu sahnelere hasret kalmıştı. Gözüken o ki bu tablo devam edecek. Bu denkleme kimsenin girmesi söz konusu değil. Bizden söylemesi; mahalle dedikodularıyla araya kaynak yapmaya çalışanlar tost olur. Hatta Tosya’ya pirince giderken evdeki bulgudan da olurlar.
Genel Başkan açık açık söylüyor; “Benim Karabük’te iki temsilcim var; kardeşim Mustafa. oğlum Kenan” diyor.
Daha ne desin?
Yunus Değirmenci kaleyi içten fethetti. Ama bunu da gönülleri feth ederek yaptı.