
CHP’de kongre takvimi açıklandı. Doğal olarak da kulislerde de isimlerde dolaşmaya başladı. Peki sürpriz var mı? Asla yok. 32 yıldır gazeteciyim ve CHP’de ki başkanlık durumu adeta Avrupa Birliği dönem Başkanlığı gibi. Yani dönüşümlü. Kimler onlar? Erdoğan Dinçel, Adnan Yüce, Bayram Karadağ, İsmail Yılmaz, Hasan Öztürk, Abdullah Çakır, Vedat Yaşar. Kaldı ki bunların bir bölümü birkaç tur atan isimler.
Son seçimlerin 1’inci partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi doğal olarak iktidar hedefliyor. Genç ve dinamik genel başkanıyla da hem etkin, hem de yapıcı bir muhalefet sergiliyor. Peki, Karabük örgütü buna ne kadar ayak uydurabiliyor? Bizce hiç.
Neden mi? Sosyolojik bir araştırma yapılsa; “CHP’ye oy veririm” diyenlerin % 80’i 18-30 yaş arası. Ancak CHP’nin mevcut Karabük örgütü ve başkanlık için isimleri geçenlerin yaş ortalaması ise 60-80 arası. Şayet bu aritmetik alıcı bulsaydı Sayın Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı seçilirdi. Ha, Sayın Kılıçdaroğlu’nun seçilememesinin ana nedeni bu muydu? Tabi ki hayır. Ancak belirleyici nedenlerden birinin bu olduğu kesin.
Hepimizin de malumu olduğu üzere partilere bakılmaksızın bölge milletvekillerinin il kongrelerinde etkisi büyük olur. CHP’nin de son derece etkin, dinamik, ağırlıklı olarak da ülke politikaları üzerinden yaptığı çıkışlarla ses getiren bir milletvekili var. Sayın Akay’ın yumuşak karnı Karabük örgütü. Şayet Sayın Akay bu sorunu da çözüp, tabanı ve toplumu kucaklayan bir örgütün iş başına gelmesini sağlarsa CHP Karabük’te hiç ummadığı bir noktaya gidebilir.
İsim mi? Sayın MURAT BÖLEK… Neden mi? Bir kere soyadıyla maça 5-0 önde başlıyor. Oturmasını, kalkmasını, giyinmesini ve konuşmasını bilir. CHP’nin kronik hastalığı hiziptir ve kimse ona “Şunun adamı, bunun adamı” diyemez. Çünkü Mehmet Ali Bölek gibi bir efsanenin oğludur, CHP’nin çocuğudur. Ve İl Başkanı olduğunda, yarın seçim zamanı geldiğinde duygularıyla değil mantığıyla hareket eder. Partisine değer, Karabük siyasetine de kalite katar. Üslup ve yaklaşım olarak da Cevdet Akay ile muhteşem bir ikili olurlar.
Bize göre Cevdet Akay’ın en son korkacağı isim Sayın Elif Köse olmalı. Peki neden mi? Şayet Sayın Köse’nin gücü olsaydı, Akay geçen dönemde Köse’nin itirazlarına rağmen aday olamazdı. Ayrıca hepimizin bildiği bir atasözü var; “Ağaca dayanma kurur, adama dayanma ölür” diye. Sayın Akay ile Sayın Köse’nin arasındaki fark şu; Cevdet Akay yerel ve ulusal düzeyde gerçekleştirdiği çalışmalarına güveniyor, Köse ise umudunu yalnızca hemşehrisi Ekrem İmamoğlu’na bağlamış vaziyette. Anlatılanlara göre Sayın Elif Köse şuana kadar CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile özel bir randevu alarak tek bir görüşme dahi yapamadı, siyaset konuşamadı. Yalnızca festival davetiyesi vermeye gitti, parti toplantılarında ayaküstü selamlaştı. Biz bunları kafamızdan filanda uydur muyoruz. Bize bunları söyleyenler Sayın Köse’nin etrafında ilk 10 içerisinde sayacağımız isimler.…!
Yalnız az çok siyaseti bilen biri olarak bu iddiaların doğru olduğunu da düşünmüyor değiliz. Hadi Türkiye Belediyeler Birliği ya da Avrupa Yerel Yönetimler Parlamentosu’nu bir kenara bıraktık diyelim. Yahu Allah aşkına; UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde İstanbul ile birlikte yer alan iki şehirden biri olan Safranbolu Tarihi Kentler Birliği encümenine demi seçilemez? Peki, burada CHP’yi temsilen kimler var? Sarıyer, Menteşe, Şehzadeler ve Bartın Belediye Başkanları. Başkanının CHP’li olduğu Tarihi Kentler Birliği yönetiminde bunlar var, korumanın başkenti yok. Sanırım CHP Genel Merkezinin Safranbolu ekibine bakışının en güzel göstergesi bu olsa gerek…!
“Cevdet Akay’ın en son korkacağı isim Elif Köse olmalı” dememizin nedenlerinden biride bu. Çünkü hanımefendinin çevresi Titan Saadet Zinciri gibi….! Yani onların Safranbolu, CHP ya da ülke gibi bir dertleri yok. Onların tek derdi var, mevcut konumlarını koruyabilmek, mümkünse daha yukarıya çıkabilmek
Anlam verilemeyecek durumlardan biri de, Elif Köse ile Özkan Çetinkaya’nın kıyaslanması. Yahu size ne Çetinkaya’dan? Muhabbete bakar mısınız; “O mu iyi, biz mi iyiyiz?” Hayırdır, seçime ona karşı filan mı girecek siniz? Ayrıca siz önce hangi seçime gireceksiniz ona bir karar versenize. Peki siz; Genel merkezden istifa onayı alabileceğinize inanıyor musunuz? Ya da o onayı almanız durumunda istifa ettiğinizde meclisten istediğiniz ismi başkan seçtirebileceğinize emin misiniz? Size her şeyi o kadar sütliman anlatıyorlar ki. Biri geliyor; “Canım Özkan’da kim, biz efsaneyiz”, diğeri geliyor, “Başkanım bırakın Karabük’ü ve Batı Karadeniz’i, Türkiye’de sayılıyız” ve sizde bunları gerçek sanıyor sunuz…!
Ben size bir şey söyleyeyim mi; kimse sizin icraatlarınızı ya da hizmetlerinizi filan konuşmuyor. Milletin konuştukları;
Meclis grubunuz içerisindeki entrikalar,
Ev yıkan mı, yuva yıkan mı neyse harici ve dâhili kıvırcıklar,
Yardımcının yardımcısı yardımcılar,
Birden fazla eşbaşkanlar,
“Halkın iktidarı” diye oturulan koltukta oligarklara ve masonlara özel yapılan planlamalar ( Bunlar halkın konuştukları),
Toplumda zerre karşılığı olmayan ve kendisini “Beyaz Türk” olarak gören ehliyetsiz tiplerle bir takım organizasyonlar,
Sizlerin talimatlarıyla; fikirlerini açıklayan değil, birilerinin eline verdiği kâğıtları okumaya çalışan ilçe başkanları ( Safranbolu İlçe Başkanını tenzih ederim)
Lale Devri çocukları; kısacası gram gram değil, kilo kilo eriyor sunuz . Sizin bu; “Ben her şeyi bilirim” mantığınız var ya, sizi işte o bitirecek. “Şeyh uçmaz mürit uçurur” lafı önemli. Lakin sizde iki kez önemli. Çünkü yanınızda mürit yok. Olduğunu sandıklarınızda sizi uçur muyor, aksine çakıyor.
Korkarım böyle giderse Ankara’ya vekilliğe giderken Safranbolu’daki başkanlıktan da olacak sınız..!. “Önemli değil, sizin yedek partiniz var, oradan bir aday gösterir siniz” diyeceğim ama, o da partinin genel merkezinde yapılan ankette bile % 3’ü geçemiyor….!