Bartın’ın Ulus ilçesinde 564 yıllık Hasandede Camii, çıkan yangında kullanılamaz hale geldi. Kaldırım Mahallesi’nde bulunan 2 katlı ahşap tarihi Hasandede Camii’nde saat 14.00 sıralarında yangın çıktı. Cemaat öğle namazından çıktıktan sonra caminin çatı katından dumanlar yükselmeye başladı. Durumu fark eden çevredekilerin ihbarı üzerine bölgeye itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi.
Çatıyı saran alevler nedeniyle caminin yanındaki çam ağacı kesildi. İtfaiye ekiplerinin 2 saatlik çalışmasıyla camiyi saran alevler kontrol altına alındı. Yangında cami kullanılamaz hale geldi. Ulus Kaymakamı Fırat Kadiroğlu ve Ulus Belediye Başkanı Hasan Hüseyin Uzun da olay yerine gelerek ekiplerden yangınla ilgili bilgi aldı. İlk belirlemelere göre yangının elektrik kaçağından çıktığı tespit edildi.
Caminin 1889 ve 1904 yıllarında çıkan yangınlarda da zarar gördüğü ve yapılan tadilatların ardından kullanıma açıldığı öğrenildi.
HASAN DEDE CAMİİ
Ulus ilçe merkezinde yer almaktadır. Bu cami bugün ibadete açıktır. Kitabesi bulunmayan Cami miladi 1460’larda yapılmıştır. Bu da Fatih Sultan Mehmet Han dönemine tekabül etmektedir. Bu tarihlerde de Ulus ve çevresi Osmanlı egemenliğindedir.
ULUSLU İBRAHİM HAMDİ EFENDİ ANLATIMI İLE HASAN DEDE EFSANESİ (1729)
Orada bölge halkının nesilden nesile anlattıklarına göre; bu Kutsal Caminin binasını “Demirci Hasan Baba” yapmış derler. Ulus Kazasına ilk geldiklerinde Cami yapılacak yerin yakınına bir yere yerleşmişlerdir. Bir süre sonra dağdan kerestelik ağaç kesmeye başlamış, daha sonra kazanın halkına “Ben Burada Bir Cami Yapmak İstiyorum, Bana Yardım Edin, Dağdan Kestiğim Kerestelik Ağaçların Çekilerek Taşınması İçin Öküz Verin” demiş. Bizim öküzlerimiz çift sürerken yoruluyor, ek iş yapamazlar diye hayvanlarını vermemişler. O çevrede yaşayan Türkler bunun söylenenlere ehemmiyet vermemişler. Ancak her güngörmüşler ki Kutsal Cami’nin yapılacağı yere birer ikişer tomruk şeklinde ağaçlar gelirmiş. Yardım etmeyen ve söylediklerine ehemmiyet vermeyenler, bu derviş öküzlerini çalarak dağa kaçırıyor ve dağdan kerestelik ağaçları öküzlerine koşarak buraya getirdi diye şüpheye düşmüşler. Böyle düşünenlerden bir gurup birlik olup, gece dervişin gidip geldiği dağ yolunda pusuya yatarak gizlenmişler. Eğer öküzlerini koşmuş ise onu öldürüp vilayetlerinden bu türden insanı yok etmeyi planlamışlar. Birde görmüşler ki, bir çift sığın geyiğini öküz gibi boyunduruğa koşup tomrukları çekiyormuş. Bunlar gördükleri karşısında pişmanlık duyup o andan itibaren yardım etme kararı almışlar. Halktan birçok kişi, Cami’nin yapımı için imece cemiyeti davetine katılmışlar. Demirci Hasan Dede çalışanlara yemek verilme gereğini düşünerek, oğluna der ki “ Değirmen Git, Çıkan Unu Eve Taşı, Tekneye Nazar Etme, Tekneye Bakma (zahire konulan yere)” diye tembih eder ve kendisi işine gider. Oğlu unu taşımaktan yorgun ve bitkin düşmüş, evin hanımı eve gelen bu kadar çok miktardaki unun sebebini oğluna sorduğunda; oğlu ise babasının emri üzerine imece cemiyetine ekmek olacağını söylemiş. Bunun üzerine evin hanımı der ki “Bir Dağarcık Buğdaydan Bu Kadar Un Olmaz” deyince, çocuk değirmene tekrar gidip Babasının tekneye (Zahire Konulan Yere) örttüğü siyah örtüyü kaldırıp baktığında, bir büyük yılanın ağzından buğday akmakta olduğunu görmüş. Yılan ağzından akmakta olduğu buğday tanelerini kesince, oğlu’ da değirmeni durdurmuş. Oğlu akşam Babasına bu olayı anlatınca, o da “Niye Baktın Oğlum Çokca Un Alırdık” diyerek cevap vermiş. Kutsal Cami binasının inşaatı tamamlanıncaya kadar o un yeterli gelmiş derler.